okunmaması gerektiğini bilirsin sen

ilk olarak bu kadar kasınç bir başlıkla başladığım için özür diliyorum. çıkar çıkmaz gittiğim ve hayal kırıklığına uğradığım harry potter filminin etkisinin altındayım halen. ayrıca harry de kim olduğunu bilirsin sen dedi, bu da beni çok üzdü. ulan resmen normal cümlelerle saçmaladım. bir facebook'da video altına yorum yapmadığım kaldı ki çok şükür hesabım yok.


bu kasınç başlığın -gene kasınç dedim evet- sebebine gelirsek adsızın biri yorum yapmış 7 milyar insandan seni ayıran ne, niye okuyalım diye. bu sorular dizisine iki etapta cevap vermek isterim:

1) ben insan değilim. bunu daha önce defalarca dile getirdim yazılarımda. ayrıca artık her yazımın sonuna koymayı düşündüğüm ve birkaç yazıdan beri yaptığım gibi en sona "a ve i" yazmam da bunun bir sonucudur. benim türümü bilenler bilir sevgili aziz nesin benimle ilgili çok kitap yazmıştır.

2) biraz ciddi olmaya çalışırsak; yapamayız. bir kere biz kim? neyse soruya cevabım şu: beni okumanız için bir tek neden yok. ne yazdıklarımın bir değeri var ne de eğlendirici şeyler. bu yazıları yazarken yemin ederim ben bile iğreniyorum ortaya çıkan şeyden. şey diyorum çünkü olabildiğine düşük ve saçma cümlelerden oluşan ve toplu olarak değil metin olmak bir anlam bile ifade etmeyen bu olmayan bütünü isimlendirebilen varsa siktirip gider mi lütfen? o kadar tanım yapmaya çalışıyorum, biri isim verir boşa gider hepsi.

soruya diğer bir cevabım da aslında okumamanız için milyonlarca neden var. ilki yukarıdaki saçmalıkta pardon paragrafta belirttiğim neden. ayrıca okumanızı tavsiye etmem. boşa zaman kaybı. beni okuyacağınıza çağdaş dünya edebiyatı okumanızı tavsiye ederim. yok ben yeni sevmem derseniz, oturun dostoyevski bitirin. kendinize bir faydanız olsun ayrıca oturmaktan dolayı büyüttüğünüz organ da bir hiç için evreni işgal etmeyi bırakır.

sorulara yeterli cevap verebildim mi, tabi ki hayır. aslında aynı şeyi çevirip çevirip yazdım. bütün bu yazdıklarımı yorum yapan adsızın yorumunun altına ,ki cümlede yazdım. özet geçer misin lütfen diyenler, onun doğrusu özet geç lan piç. böyle diyenler de yorumu okuyabilir.

hazır yazı yazıyorken ve tamamen başlıkla alakalı bir yazı yazmayı hem beceremediğim hem de istemediğim için bayram dönüşü trafiği hakkında nefretimi kusmak isterim. otogar girişinde 100 metre gidebilmek için tam 1 saat 7 dakika bekledim. iyi ki gişelere geldik de daha çok bekledik. ayrıca bu çileden bir saat öncesinde de ek sefer otobüsü olduğu için dünyanın en dandik aracı olan sevgili eski travego da bozuldu. bir travego'dan inip başkasına bindim. ayrıca yine uyumadım yol boyunca. bunları yazma sebebim ise yazının çok kısa olması ve uzatmak için yol aramamdı. bu yolu buldum ve şu an halen yazımı uzatmaktayım. zaten saçmalıklarla dolu olduğu için biraz daha fazla saçmalasam kimseye zararı olmaz.

ayrıca saçımı kestirdim ve tam anlamıyla penis kafalı -yarrak demek istemedim evet- oldum. kendime de ne güzel iltifat ediyorum değil mi?

yeteri kadar saçmaladım mı peki, bunu cidden bilmiyorum. daha önceki yazılarımda saçmaladığım zaman kendine göre bir mantık oturtmuştum ona göre saçmalıyordum. bu saçmalamam ise tamamen saçma oldu. yani anlayacağınız ben de hiç bir değişiklik yok. saçmalayarak daha da uzattığım bu saçmalığı bitirirken size esenlikler dilerim. bu kadar sabit, net ve yine saçmayım. a ve i.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

güneş batarken -depresyonun- ardındaki tepelerin

tren garından özür diliyorum

nezih bir ortam