bir akıl hastası olarak ben

öz saygımın tavan yaptığı şu saatlerde yine kendime iltifat etmeyi bir borç bildim ve akıl hastası olduğumu itiraf ettim. genelde deli olanlar itiraf etmezlermiş deli olduklarını ama ben deli olmadığım için itiraf etmeliyim. bu kadar saçma yazıyorum.

insanların kendi geleceklerini hayal ettikleri uyku öncesi seanslardan ben de yaparım ama ben realist bir biçimde tek bir senaryo yazarım ve sonuç akıl hastanesidir. nereden bu sonuca vardığımı size bir iki saçma paragrafta anlatacağım:


ilk olarak dünyanın en kararlı insanı olmakla beraber sanırım dünyanın en sinirli insanı da benim. bilenler bilir iki kere cinayete teşebbüs ettim. bildiğin öldürüyordum lan! bir de aynı hafta içinde oldu bunlar. herhalde kesin katil olurum bir gün. bu sinir başka bir sonuca götürmez. katil olursam da ya cezai ehliyetimi alamam ya da hapishane de çıldırırım. aynı şey sonuç hep aynı.

diğer bir neden ise çevremle olan ilişkilerim. tabi kendimle olan ilişkilerim de var. insanları sevmem. bu kadar da net söylüyorum. doğal olarak kendimi de sevmem. ama bir yanım da egomu yüceltiyor. bu yüzden sanırım şizofrenimde var. doğal olarak son yine akıl hastanesi.

son olarak ise aslında akıl hastanesinde yatmak isterim. bana hiçbir sorumluluk yükleyen yok. oturur bütün gün kitap okurum. bu arada kitap okumayı çok severim eğer bana önereceğiniz kitap filan olursa severek okurum zaten hayattaki tek eğlencem. neyse geri dönersek konuya hem ekmek elden su gölden bedava yaşam. sana karışan da yok. inananlar için söylüyorum direk cennete gidiyorsun, inanmayanlar için de şunu söylüyorum hayatımı istediğim gibi yaşıyorum. bütün bu imkanlar varken akıl hastası olmamak zaten delilik değil midir?

size yazdığım bu saçmalıkları yayınlarken çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim. müdüriyet.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

güneş batarken -depresyonun- ardındaki tepelerin

tren garından özür diliyorum

nezih bir ortam