gecenin karanlığı

başlığı görünce sizi edebi zevk açısından doyuracak bir metin görmeyi arzuladıysanız kusura bakmayın ama en az bu cümle kadar saçmasınız. ben yazmamayayeminedenadam olarak aynı zamanda yazamamayadayeminetmişadam olduğum için "gecenin karanlığı" adlı başlıklı bir yazıyı da yazamayacağımı aslında hiçbir şey yazamayacağımı da bu düşük cümle ile kanıtlamış bulunuyorum.

ayrıca aklıma gelmişken benim öz güven sorunu olan bir ergen olduğumu düşünenlere şunu söylemek istiyorum: yaşım itibariyle haklısınız. her ne kadar fiziksel olarak ergenlik döneminden çıkmış olsam da hala ruhsal buhranlar yaşamaktayım. 18 yaşına gelmiş biri olarak kendime ergen diyecek kadar da öz saygım var.

ha yine ayrıca "ulan madem yazamıyorsun bu blog nedir?" diyenler için de şunu söylüyorum: haklısınız aslında. ama bunu bir önceki yazımda da söylemiştim yeminim var ve yeminimi sürdürmekte kararlıyım.

biraz ciddi olursam aslında bloğu yazamadığımı kendime kanıtlamak için açtım. bir yanım bu gerçeği kabul ederken diğer yanım bu gerçeği kabul etmiyor. hazır şizofreni de başlamışken bu blog çıldırmama bir ivme kazandırır diye düşündüm ve şu an umarım kimsenin okumayacağı -ki okursa eğer kesinlikle cezai ehliyetim elimden alınır- bu saçmalıkları yazmaktayım.

bunun üstüne bir de megolamania adlı ülkenin nirvana adlı zirvesine ulaşıp bu bloğun adresini diğer platformlarda paylaşmayı da kendime bir görev bilirim. nasıl bir insansam artık.

kendim için şu tanımı yapıp bir büyüğümüzü de bu saçmalığın içine katmazsam eğer gönül koyarlar: disconnectus erectus sum (bak latince de biliyorum hem de yarım yamalak).

son olarak ise türk nesrinin  "başlık yazıyla alakalıdır" isimli eserini pardon kuralını uygulamak için şu cümleyi eklemek istiyorum:

ben gecenin karanlığını gördüm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

sizi çakal insanlar

bilmenin ağırlığı, dayanmanın gereksizliği

sizi size anlatmak