Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

caster fm ve ben

csater.fm diye bi site var ben de orada radyo yayını yapmaya başladım. niye diye sormayın; cevap vermek istemiyorum. başım ağrıyo şimdi olmaz. neyse bu da çalacağım adamların listesi: a silver mt. zion alex turner arcade fire arctic monkeys belle & sebestian bombay bicycle club camel the coral danger mouse & sparklehorse the decemberists ezginin günlüğü godspeed you black emperor! greg laswell grizzly bear the hives hugh laurie interpol jimi hendrix joanna newsom kasabian the kooks lana del rey the libertines mfö the maccabees mando diao metronomy miles kane opeth philip glass pulp radiohead regina spektor the rumour said fire sharon van etten the smiths vast yann tiersen young the giant fark edebileceğiniz gibi liste the'lar hariç alfabetik. sevdiğiniz grup var mı bakmak için ctrl+f. ayrıca arada neşet ertaş, ruhi su, ali ekber çiçek filan da çalarım kafama göre. istek  yapın belki değerlendiririm. tabi ilk soru acaba dinleyecek m

rüyada inception görmek

düşünün ki yaşadığınız son bir sene aslında sadece bir rüyaymış. ha bundan sonra bunun da bir rüya olduğunu düşünün. işte dün gördüğüm rüya tam olarak buydu. rüyamda 26 ekim 2011 gününe uyandım lan bildiğin. normalde gördüğümden başka hiçbir şey hatırlamam rüyalarımla ilgili. bu sefer her ayrıntısını hatırlıyorum. zaten rüyamda da hatırlıyordum. rüyayı anlatacağım tabi ki de ama önce niye olmuş olabilir bir düşünelim. öncelikle "la science des rêves" diye güzel bir film var onu izledim salı akşamı. sonra çarşamba günü uykusuzda ersin karabulut'un rüyalarının ne kadar düz ve normal hayatımsı olduğunu analattığı öyküsünü okudum. son zamanlarda da zaten tardis yapıcam, zamanda yolculuk artık imkansız olmayacak diye dolaşınca tabi devreler yandı, bilincimin altı blenderla bunları öyle güzel bir şekilde karıştırmış ki tek bi topak bile yok. tavaya döksen pürüzsüz krep olur. biraz saçma oldu ama önemli değil rüyam yeterince saçma zaten. olay bugün sabaha karşı 5 gibi uy

gözyaşlarımızı bitti mi sandın

geldik yazıyoruz işte. aradan fazla zaman geçti farkındayım ama size ne lan bundan? sanki okuyan var. tabi var birkaç kişi de onlara da bir şey demek istemiyorum şimdi uzun saçlarından dolayı beynine enerji gitmiyor galiba. geçen her şeyi yazmayacağım tabi. yazamam da zaten öyle bir hafızam da yok o kadar gücüm de yok. az önce de ateş bastı zaten. hala heyecanlanıyorum anasını satayım sayın okuyucular. senin dulluğun benim kulluğum uyak olsun diye değil kafiye olsun diye de değil ki ikisinin aynı şey olmasıyla hiçbir ilgisi bile yok hatta herhangi bir şeyle ilgisi olabileceği fikri bile varlığıyla muhteşem bir saçmalık var etmekle beraber bazen bana mantıklı gelmiyor değil desem de bilemedim. şatolar için cümleyi yeniden yazacaktım ama aklıma geldi ki zaten bu kadar saçmalığı bünye kaldırmaz hoş kimseninki kaldırmaz ama neyse anlayan anlar. sonra gelir ertesi gün bir de bana anlatır. bilinç akışının a.ına koydum galiba. aslında şu an içimde kopan fırtınalardan (öğk klişe) bahsetmek

sıkıntı

ulan çok sıkıldım sizi de sıkayım dedim. zatn bütün mesele bu ben mutlu olduğum zamanlar size pek bulaşmıyorum ama mutsuz olduğumda, sıkıldığımda kafanızı sikesim geliyor. işbu blogun tüm amacı da budur zaten. yani okumak aslında sizin mazoşist eğilimlerinizin bir sonucu. çocukluğunuzdaki bir eksiklik bunun sebebi olabilir. şimdi siz benden psikanalitik bir açıklama beklerseniz yanınıza gelirim ne yapacağımı siz düşünün. küçükken dayak yememişsiniz şımarmışsınız belli işte. her çocuğu ayarında olmak suretiyle dövmek lazım. yoksa şımarığın biri olup illa başkalarından dayak yer. hani madem dayak yiyecek bari yabancıya gitmesin.  şimdi ben ilişki filan yaşadım ya çok tecrübeliymişim gibi bu konuda bir şeyler yazmak istiyorum. isteğimi haksız bulan varsa sanane lan benim blogum. şunu fark ettim ki ilişkiyi bitirdikten sonra erkekler yapamıyor ama kızlar sanki aralarında hiçbir şey geçmemiş gibi davranabiliyor şimdi bu da nerden çıktı derseniz size ne? canım sıkıldı dedim ya bundan bahs

je suis venu! bienvenu osman!

şimdi ben buraya döndüm? niye döndüm? nasıl döndüm? yoksa dönmedim mi? gördünüz haber verdim sonra da bağıra bağıra döndüm. bid dönüp de dönmedik mi dedik? bunlar benim şahsiyetime gölge düşürmek için söylenen bir takım laflardır.  oh be. burada saçmalamayı özlemişim. niye döndüğümü söylesem mi bilemiyorum. şimdi karar veremedim bakarsınız ileride söylerim. neyse ne diyorduk özlemişim burayı. bir süredir sizin de bildiğiniz gibi aslında kimsenin bilmediği gibi serbest saçmalama işine sivil hayatımda devam ediyordum. sanki burası farklı bir mecraymış gibi. bu zaman boyunca insan değilim mottosundan vaz geçtim. aranıza karıştım. aforizmalar yaptım. hayatım bir ara baya güzeldi tekrar cehenneme dönünce gelip bu mutlu haberi sizinle paylaşmak istedim. sizi çok seviyorum buna emin olun orospu ç. (sansürü yanlış yere koydum galiba).  niye döndüğümü söylemeye karar verdim. size duygusal yönümü göstermek istemiyorum beni olduğum gibi tanımanızı istiyor değilim. sevdiceğim bana artık daha

geri dönerken

buradan hevesi alınca bırakmıştım. şimdi diğer şeylerden hevesimi aldım onları bırakıyorum yok lan onlardan daha hevesimi alamadım onları bırakmam. diğer blog da yaptığım esprileri yapmayacağım. maruz kalmak isteyen diğerine de baksın. velhasıl kelam sözün kısası sözü uzatmamak için yeter artık konuştuğum falan da filan aman da aman geri dönüyorum. artık çok daha sakin biriyim. ha bir de sonunda insan oldum yani malesef mi desem bilemedim şimdi neyse. öfkemi kaybettim ama sarkastikliğim hala yerinde. dalga geçmeye geliyorum arada duygu patlaması yaşarsam iron maiden'dan geliyor: run to the hills(öğk)