oha lan yazıyorum
kusura bakmayın ama yeminimi bozdum. bir dolma kaleme sattım valla hepinizi. zaten daha fazlasını da hak etmiyorsunuz. o değil de sizi bir kaleme satmam da çok ironik değil mi?
kalem resmen kayıyor kağıdın üzerinde. yazarken bir an olsun bile takılmıyorum lan. hep aradığım şey buymuş demek ki. yazım da pek güzel valla. bakmaya doyamıyorum şu an. egom da zaten büyüktü; sanırım az önce bu konuda daha önce denenmiş bir rekor kırmış bulunuyorum. çok iyi değil mi?
meyse yalan söylemeyi bırakırsak, yeminimi tam olarak bozmadım hala. elim kalemi alınca içimdeki yazar ortaya çıkmadı. holywood değil burası. ama bundan sonra tüm yazılarımı kağıt üzerine bu kalemle yazacağım. çünkü muhteşem bir duygu. şu an aynı kelimeyi defalarca yazabilirim. ama tabi ki bu kalemle.
o kadar hızlı yazdım ki buraya kadar olan yeri; şu an elim ağrıyor yemin ederim. ama hiç durasım yok. bu zevki tatmayalı o kadar çok olmuştu ki.
az önce yazar olmaya çalışan birini duydunuz. şimdi normale döneceksiniz. evet normale.
dolma kalem heyecanını bir kenara bırakmak gerekiyor sanırım -artık-. neyse biraz saçmalayalım bari. hani bu dünyanın en kararlı insanıyım ya ben; sizden hala nefret ediyorum. değerinizi bilin bence. ben öyle kolay kolay nefret etmem herkesten.
bu yazıyı şu an o kadar çok uzatmak istiyorum ki anlatamam. aslında o kadar çok istemiyorum ama yine de anlatamam. dediğim gibi içime yazar kaçmadı. fakat sekreter kaçmış olabilir. bu arada bazen frekans falan filan kayıyor işte her ne ise o dalga. o yüzden arada yazar olmaya çalışan malın birini dinliyorsunuz. okudum malın cümlelerini ve diyorum ki bunlar bana bile fazla.
bu arada biraz teessüf etmek ve özür dilemek istiyorum. öncelikle izel-çelik-ercan üçlüsünün üçte birinden özür diler, kalanına teessüf ederim. sonra abes-muktebes meselesinde göze uyak taraftarlarına da abesle iştigal olduklarını bildikleri halde bildirerek yeni bir bakış açısı kazandırır ve teessüf ederim. dekadanlara, dekadan diyenlere de ayrıca teessüflerimi sunmak isterim. ayrıca oblomov'a da teessüf ederim, çok çalışıyor. bunun yanında ayrıca valilere de teessüf ederim. "onların kalıbına tüküreyim ben." bunun yanında sürrealistlere de teessüf ederim, ayakları yere basmalı. sonra biyoloji aleminden de özür dilerim, ben sizi çok yanlış anladım. martin hewings; kitabını kopyaladım, özür dilerim. aslında ben sadece para verdim, o işi başkaları yaptı.
bu fasla daha sonra devam etmeyi pek istemiyorum aslında ama neyse artık belki devam ederiz. bu arada hazır hatırlamışken kitap kapağına kitabın ilk sayfasını basmak bence çok güzel bir fikir lütfen böyle devam edin. ya bu arada (yine) şu birileri de gitsin traş olsun artık hayır erkeklere de yakışabilir de siz transeksüellere hiç yakışmıyor doğrusu. bu arada kalemin de hiç bir yararı yokmuş ha. hala aynı saçmalıyorum.
neyse keşke bunu kağıt üstünde kendi el yazımla yayınlayabilseydim diyecektim ki teknolojinin varlığını hatırladım ama sonradan da sırf gıcıklık olsun diye vazgeçtim. bayağı da bir yazım hatası yapmıştım zaten. tekrar neyse, iyi geceler. a ve i.
kalem resmen kayıyor kağıdın üzerinde. yazarken bir an olsun bile takılmıyorum lan. hep aradığım şey buymuş demek ki. yazım da pek güzel valla. bakmaya doyamıyorum şu an. egom da zaten büyüktü; sanırım az önce bu konuda daha önce denenmiş bir rekor kırmış bulunuyorum. çok iyi değil mi?
meyse yalan söylemeyi bırakırsak, yeminimi tam olarak bozmadım hala. elim kalemi alınca içimdeki yazar ortaya çıkmadı. holywood değil burası. ama bundan sonra tüm yazılarımı kağıt üzerine bu kalemle yazacağım. çünkü muhteşem bir duygu. şu an aynı kelimeyi defalarca yazabilirim. ama tabi ki bu kalemle.
o kadar hızlı yazdım ki buraya kadar olan yeri; şu an elim ağrıyor yemin ederim. ama hiç durasım yok. bu zevki tatmayalı o kadar çok olmuştu ki.
az önce yazar olmaya çalışan birini duydunuz. şimdi normale döneceksiniz. evet normale.
dolma kalem heyecanını bir kenara bırakmak gerekiyor sanırım -artık-. neyse biraz saçmalayalım bari. hani bu dünyanın en kararlı insanıyım ya ben; sizden hala nefret ediyorum. değerinizi bilin bence. ben öyle kolay kolay nefret etmem herkesten.
bu yazıyı şu an o kadar çok uzatmak istiyorum ki anlatamam. aslında o kadar çok istemiyorum ama yine de anlatamam. dediğim gibi içime yazar kaçmadı. fakat sekreter kaçmış olabilir. bu arada bazen frekans falan filan kayıyor işte her ne ise o dalga. o yüzden arada yazar olmaya çalışan malın birini dinliyorsunuz. okudum malın cümlelerini ve diyorum ki bunlar bana bile fazla.
bu arada biraz teessüf etmek ve özür dilemek istiyorum. öncelikle izel-çelik-ercan üçlüsünün üçte birinden özür diler, kalanına teessüf ederim. sonra abes-muktebes meselesinde göze uyak taraftarlarına da abesle iştigal olduklarını bildikleri halde bildirerek yeni bir bakış açısı kazandırır ve teessüf ederim. dekadanlara, dekadan diyenlere de ayrıca teessüflerimi sunmak isterim. ayrıca oblomov'a da teessüf ederim, çok çalışıyor. bunun yanında ayrıca valilere de teessüf ederim. "onların kalıbına tüküreyim ben." bunun yanında sürrealistlere de teessüf ederim, ayakları yere basmalı. sonra biyoloji aleminden de özür dilerim, ben sizi çok yanlış anladım. martin hewings; kitabını kopyaladım, özür dilerim. aslında ben sadece para verdim, o işi başkaları yaptı.
bu fasla daha sonra devam etmeyi pek istemiyorum aslında ama neyse artık belki devam ederiz. bu arada hazır hatırlamışken kitap kapağına kitabın ilk sayfasını basmak bence çok güzel bir fikir lütfen böyle devam edin. ya bu arada (yine) şu birileri de gitsin traş olsun artık hayır erkeklere de yakışabilir de siz transeksüellere hiç yakışmıyor doğrusu. bu arada kalemin de hiç bir yararı yokmuş ha. hala aynı saçmalıyorum.
neyse keşke bunu kağıt üstünde kendi el yazımla yayınlayabilseydim diyecektim ki teknolojinin varlığını hatırladım ama sonradan da sırf gıcıklık olsun diye vazgeçtim. bayağı da bir yazım hatası yapmıştım zaten. tekrar neyse, iyi geceler. a ve i.
Yorumlar
Yorum Gönder