nezih bir ortam

şöminenin başında, hiç utanmadan vurdurduğum ayının postu üzerinde oturmuş şarabımı yudumluyorum. şaraba da bok gibi para bayıldım. çünkü ben zengin ve fütursuz biriyim. ama kültürlüyüm de; bunları yaparken fonda klasik müzik çalıyor. kimin veya ne zaman yazılmış bir eser bilmiyorum. umrumda da değil, kültürlü göstersin de. hele bunları yalnız yapmak ayrı bir hava katıyor.


gördüğünüz ve anlmadığınız gibi dalga geçmek seçtiğim birkaç cümlelik bu paragrafı yazarken bile kendimi tutamadım, dalga geçtim. ulan ne garip zevkleriniz var anlamıyorum ki. neyse hepsini irdeleyeceğim. ama önce paragrafın düzgün hali:

"düşünsenize çocuklar; bir dağ evinde, şöminenin karşısında, postun üzerinde oturmuş şarabınızı yudumluyorsunuz. etrafta kimsecikler yok. fonda klasik müzik, chopin'in dört mevsimi. ayrıca elinizde de bir kitap, mesala ulysses..."

aslında orjinal metin bu da değil ama elimden en fazla bu geliyor, yapacak bir şey yok. yergilerime bu sözlerin sahibi hakkında biraz bilgi verdikten sonra başlayacağım.

sevgili bayan çılgın bakire a, inşaat mühendisliğini bitiremeyip edebiyata -tabiri caizse- kapak atmış ve malesef edebiyat öğretmeni olmuştur. kendisine göre aydın, kültürlü, çevreci, halkçı, güzel ve insandır.

neyse artık başlayabiliriz. ulan gerzek güya çevrecisin vahşi hayatı yok edip bir de ayı kurban ederek bunu nasıl sağladığını anlatmaya bırak yüz kelime dağarcığı var mı ki sende? benden daha yaman çelişkisin alimallah. o değil ben en azından mal değilim. sayende yaşayabiliyorum.

bundan başka bir e şarap meselesi var tabiki;

burada eleştirim insanlığa olacak. ey insanlar! öncelikle merhaba, annen-baban nasıllar? selam söyle. hava soğuk mu? ehöm. meyse mutka devam; ulan şu içkiden ne anlarsınız ki? şarhoş olsan, bilincini kaybediyorsun. "ne güzel hayatın dertlerini unutuyorsun" diyenlere lay lay lay diyorum. gidin intihar edin lan o zaman. temelli kurtulun işte. hem sanki bilinciniz çok yerinde ya. sizi yiyen yiyene. aslında başka bir şey diyecektim ama vazgeçtim. anlamadıysanız da zevk almaya bakın. konuya geri dönersek; hadi bilincinizi kaybetmediniz diyelim, niye içiyorsunuz o zaman? çocukken size hiç mi emediler her bulduğunuzu ağzına atmayın diye. ulan zaten başa ne gelirse ya meraktan ya da ...

devam edelim yermeye, ulan mal kadın senin ona verdiğin parayla bir ay geçinebilen yok dürüst olalım şimdi ama birkaç hafta geçinebilen illa ki vardır. en azından bir hafta geçinir ver onlara onlar geçinsin lan. bu arada "ben kültürlüyüm" havana sokayım senşn. ulan insan chopin'le vivaldi'yi nasıl aynı insan zanneder ki? cahil karı. o değil ulysses'e de mektup demişti zamanında. bilmeyenler için ulysses gelmiş geçmiş en güçlü "roman". ben demiyorum edebiyat dünyası öyle söylüyor.

yalnız olman konusunda seni yadırgamak istemiyorum sayın bayan a. insan insan olmayınca ama hala insan olmaya çalışarak kendini küçük düşüren salağın biri olunca malesef böyle oluyor biliyorum. ama insanlara yalnız olmayı niye översin ki be aptal. sen öylesin diye herkes öyle olmak zorunda mı bu nasıl bir bencilliktir? ayrıca burada bir nutuk daha atmalıyım. ey insanlar! hiçbiriniz yalnız kalmayı hiçbir zaman istemediniz biliyorum, ne kendinizi ne de beni kandırmaya çalışmayın. biz yer miyiz lan hiç? kimse yalnız olmak istemez. öyle olsaydı yalnızlık hüzün veren bir şey olmazdı.


seni edebiyat hocası olarak yıllardır bu okulda tutan zihniyetin ben var ya neyse. o değil boşuna yılların gidiyor. o kadar küfür de yiyorsun. nasıl bir mazoşizm bu anlamadım ki. bu arada fark ettiğiniz gibi -ki eğer fark edemediyseniz lütfen bundan sonra okumayın ben yazılarımı okuyanlar için yazıyorum- bayağı şeyi anlamamışım. ironiyi anlayanlar bravo. anlamayanlar seneye bir daha girerler artık. artık bitirmenin vakti geldi. iyi geceler. a ve i.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

sizi çakal insanlar

bilmenin ağırlığı, dayanmanın gereksizliği

sizi size anlatmak