uzun zaman sonra

öncelikle belirtmeliyim ki her zaman ki gibi saçmalayacağım; o yüzden hala şansınız varken bana maruz kalmaktan kurtulmayı denemelisiniz.

yazı yazmamamın öyle özel bir sebebi yok. burada yaptığımı zaten gerçek hayatta da yapıyorum (milletle dalga geçiyorum kimse anlamıyor sadece ben gülüyorum). hani özel bir ihtiyaç değil belki bilmek istersiniz diye söyledim. işte ilk ironi geldi.

yazmamamın özel bir sebebi olmadığı gibi yazmamın da özel bir sebebi yok zaten bunu biliyorsunuz (aynı ironiyi siz anlayana kadar kullanacağım ve dikkat ettiniz mi bugün çok sarkastiğim). ama bir yazasım geldi ya öyle işte.

babam kalp krizi geçirmiş ben istanbul'a döndüğüm gün. kendisi oscarlık olmasa da yeşilçamlık bir performansla beni 5 gün boyunca baya baya kandırdı (aslında burada başka bir kelime kullanacaktım ama ensest oluyor). kendisi her gün konuştuğum halde bunu bana cuma günü öğle arası söylemeyi tercih etti kendileri, -anlatım bozukluğu olmadan olmaz- bense sadece şokta olmanın etkisiyle günümü ruh gibi geçirdim ve öyle lan işte. ne diyeyim?

ayrıca başım belada gibi bir şey. aslında her zamanki halim. benden nefret eden birini daha buldum. mutlu etmedi de değil. neyse o işte.

ne sıklıkla yazarım bilmiyorum. okuyan olsa yazardık da izge senden başka kimse yok malesef. neyse oldu da bitti maşallah. a ve i.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

güneş batarken -depresyonun- ardındaki tepelerin

tren garından özür diliyorum

nezih bir ortam