tren garından özür diliyorum

güneş hala doğmamış. doğmuş olsa da tam anlaşılmaz, yağmur yağıyor. bardaktan boşalırcasına değil de trenle tünele girermişçesine. birkaç saat önce uyumuştu zaten ama tünelden boğuk ses onu uyandırdı. ağzındaki çamur tadı geçsin diye şapırdattı ama pek de bir değişiklik olmadı. çamur tadı gitsin diye küçük bir çaba gösterdikten sonra kalkar kalkmaz bir sigara yaktı. çamur tadıyla inişli çıkışlı bir ilişkisi var. seviyeli de denebilir. uyku mahmurluğuyla dünyada yaşadığını hatırlamamak arasında bir avallıkla baktı etrafına. sigara bitti. biraz daha uyumak için tekrar yattı. sonra tekrar kalktı. sonra tekrar yattı. niye yattığını unutup tekrar kalktı. niye kalktığını unutup tekrar yatmak istedi ama yatıp kalktığını hatırlayıp sabah salaklığı döngüsüne son verdi. üstüne bir şeyler geçirip dışarı çıktı. temiz ne varsa.

aşağı inince sigarasını unuttuğu hatırlayıp kendine küfrederek tekrar yukarı çıktı. eve dönüp tam tekrar çıkacakken yatağa baktı. "lan yatsam mı?" diye düşündü. siktir lan. sabah sabah neşeye boğuldu. dışarda trenle tünele girermişçesine yağmur yağarken.

ellerini ceketinin cebine sokup boş sokaklarda yürümeye başladı. tren hala tünele giriyordu. karanlığın içinde boş sokaklarda caka sata sata yürüdü. hadi şuradan gideyim. buraya hiç girmemiştim. şurada ne varmış? caka satmaya devam etti. çöplere sığınan kedileri gördü. utanıp yürümesini düzeltti. kedilere hava attığı için kötü hissetti, hüzünlendi. sonra acaba kaç kediye bilmeden böyle hava attım diye düşünüp ağlamaya başladı.kedilere artistlik yapılmaz. hala yürüyor. hala ağlıyor. kedileri unuttu ama. ıslanırken ağlamak güzel diye devam etti sadece. yağmurla beraber o da yağdı. sonra yağmur dindi. o da dindi. bir sigara daha yakıp caka satmaya devam etti. bütün kedilerden özür diledi.

yürüye yürüye tren garına kadar gelmiş. maşallah. cebinde para var mı diye kontrol edip bilet gişesine gitti. "kalkmak üzere olan trene" diye bilet aldı. para üstünü almayı unuttu. 2 saniye sonra hatırladı ama üşenip geri dönmedi. trenin kalkmasını bekledi. tren hızlanmaya başlayınca peşinden koştu ama yetişemedi. nefes nefese banka oturup bir sigara daha yaktı. tren garının bütün kedi sakinlerinden özür dileyerek. bu sefer caka satmaktan değil. gar sakini oldukları için. sakin olduruldukları için. çok özür diliyor. gardan çıktı. tekrar sokaklarda yürümeye başladı, burnuna gelen güzel yağmur sonrası kokusunu içine çekerek. yağmura karşı kendini mahcup hissetti bitişine o kadar sevindiği için. ondan özür dilemedi ama. yağmurun anlar beni beraber yağıyoruz şunun şurasında diye düşündü. hala yürüyor. hava hala karanlık.

eve geri döndü. üstünü çıkarıp yatağa geri döndü. yatmadan önce kedilerden bu kadar özür dilediği için bir kez daha özür diledi. kedilere karşı çok mahcup hissetti. yine gözleri doldu. bu sefer ağlamadı. gözlerini duvara dikip uyumayı bekledi. rüyasında bitmek bilmeyen bir trenle karanlık tünellere girip durdu. hiç çıkmadı sadece girdi. rüyadan sıkılıp uyandı. bir trende olmayı bekliyordu. gara geri dönüp biletçiden özür dilemeyi düşündü. üşenip tekrar uykuya daldı. bu sefer rüyasız. a ve i/sb.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

güneş batarken -depresyonun- ardındaki tepelerin

nezih bir ortam